Rektum kanserinde ameliyatsız tedavi
Ayşe Arman’ın 28.09.2017 Hürriyet Gazetesi Röportajı
HATİCE Sönmez Arslantaş ve Nesrin Nergiz…İki genç, hayat dolu kadın… Rektum kanserine yakalandılar. Rektum kanseri dünyada en sık rastlanan ikinci kanser türü. Ve tedavisi normalde ameliyatla gerçekleşiyor, bir torba ile yaşamak durumunda kalıyorsunuz. Fakat bu iki kadın, rektum kanserinin ameliyatsız bir yöntemle üstesinden geldi. Türkiye’de ameliyatsız tedaviyle iyileşen 55 kişi var. Onların da bir Facebook grubu var. İlgimi çekti… Nedir bu ameliyatsız yöntem diye.
Önce Facebook’ta bir grup kurarak kendi durumundaki hastalara ulaşmaya çalışan Hatice Sönmez Arslantaş ve Nesrin Nergiz’i buldum.
Sonra da onları ameliyatsız iyileştiren Prof. Dr. Oktar Asoğlu’na organ koruma hedefli ameliyatsız tedavi yöntemini sordum…
NESRİN NERGİZ: KANSERİM TANRI MİSAFİRİYDİ GELDİĞİ GİBİ GİDERDİ… GİTTİ DE…
– Kanser olduğumu ilk öğrendiğimde, Allah’ın bana güçlü olduğum için bu hastalığı verdiğini düşündüm. Neşeme ve enerjime yakıştıramadım ama benim için Tanrı misafiriydi. Geldiği gibi gidecekti. Böyle baktım hastalığıma. Biraz da dalga geçtim onunla, yeri bile komikti, vücudumun en komik yerine hapsolmuştu!
– 25 yaşındaydım, pes etmeye hiç niyetim yoktu. Kocaman bir hayat vardı önümde. Moralimi hiç bozmadım. Ailem de hep pozitif olmaya çalıştı. Ortada bir sır varsa bu: Etrafında hep sevenlerin olacak. Havada güzel bir enerji olacak ve umutlu olacaksın…
– Annem, babam, ablam, eniştem, anneannem ve yeğenim bir ekip olduk. “Rektum Kanserimi Yenme Ekibi.” Güne dans ederek başlıyorduk. Hep yüksek moralle. Ve şunu biliyorduk: Önce kabul edeceksin hastalığı, başka çıkar yol yok, sonra da mücadele edeceksin. Ama kötücül bir şekilde değil!
– Görüştüğümüz doktorlar, ameliyatla makatın kapatılıp torba takılacağını söyledi. Tabii ki yaşamak her şeyden önemli. Hayatta kalmak için her şey yapılır ama torba fikri sevimli değildi, yine de bozmadım moralimi.
– Sonra ablam, “Rektum kanserinde ameliyatsız çözüm diye bir şeyden söz ediliyor!” dedi. Denemeye değerdi. Doktorum ve şahane ekibiyle işte böyle tanıştık. İyi ki bu yöntemi seçmişim! Aldığım radyoterapiler ve kemoterapiler sonucunda, tümörün yüzde 100’ünün yok olduğunu öğrendik. Tabii dünyalar bizim oldu. İnşallah bu yöntem, başkalarına da umut ışığı olur!
HATİCE SÖNMEZ ARSLANTAŞ: ALT TARAFI KANSERDİM
– Rektum kanseri olduğumu öğrendiğimde hiç hasta psikolojisine girmedim. Alt tarafı kanserdim! Gösteri sanatlarıyla uğraşıyorum, işime devam ettim. Ayrıca spor yaptım, kitap okudum, nefes egzersizi çalıştım, blokajlarımı açtım, biyoenerji seanslarına katıldım. Yani sadece bedenimi değil, ruhumu da gözettim.
– Ne zamanki ameliyatsız tedavi diye bir şeyden söz edildiğini duydum hemen buna yöneldim. “Ameliyatsız tedavi”nin adı bile güzeldi. Benim hayat felsefeme de uyuyordu. 5 hafta radyoterapi ve kemoterapi bitince, bir ay dinlenme sürecinden sonra ilk muayenem yapılacaktı. Doktoruma, “Bitti gitti, ben hissediyorum. Bir bakmışsınız hiçbir şey yok!” dedim. İki dakika sonra muayeneye girdim ve gerçekten yoktu! Yattığım yerde göbek attım!
– Yaşam kalitem hiç bozulmadı. Torbaya da mahkûm olmadım. Bu hastalıktan mustarip başka insanlar da bu yöntemden yararlansın diye bir Facebook grubu kurdum. Şimdi hep birlikte yazışıyoruz…
ESAS HEDEF ORGANI KORUMAK OLMALI!
Prof. Dr. Oktar Asoğlu, “organ koruma hedefli ameliyatsız kanser tedavisi”yle cerrahi alanda dikkat çekti. Asoğlu ve ekibi, dünyada 2500 vakada uygulanan ameliyatsız yöntemi, Türkiye’de 55 hastaya uyguladı ve başarılı oldu. Hocaya sordum…
Tedavi ettiğiniz vakaların anlattıkları çarpıcı. Dünyada en sık rastlanan ikinci kanser türünü, rektum kanserini ameliyatsız tedavi etmeyi nasıl başarıyorsunuz?
– Yıllar önce Mayo Klinik’te, sonra da MSKCC’de (Memorial Sloan Kettering Cancer Center) eğitim aldım. 2005’ten itibaren de özel olarak sadece rektum kanseri üzerine çalışıyorum. Yıllar içinde, eğer sadece bir konuya yoğunlaşırsanız, derinlemesine tüm verileri irdelerseniz yeni tedavi metotları geliştirebiliyorsunuz.
Peki ne kadar vakada olumlu sonuç aldınız?
– Şu an için ulaştığımız sonuç, kapıdan giren ve lokal ileri rektum kanserli hastaların yüzde 72’sini ameliyatsız olarak tedavi edebilme şansına sahip olduğumuz gerçeği. Vaka sayımız da 60’ın üzerinde… Bu olgular uluslararası datalarla da birleşiyor. Yani dünyada bu yöntemi kullananlar birbirini izliyor, denetliyor ve gelişmeleri takip ediyor…
Ameliyatsız tedaviyle, hastalara nasıl bir avantaj sunuyorsunuz?
– Geleceğin kanser tedavileri organ korumaya yönelik olacak. Eğer bir insanın ameliyat olmadan kendi organlarıyla yaşayabilme şansı varsa, bizler bunu hastalarımıza sunmak zorundayız. Bu sadece bir hekimlik görevi değil, aynı zamanda bir insanlık görevi! Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz.
Ameliyatlı tedavi biçimi, torba ile yaşamayı gerektiriyor değil mi?
– Evet. O yüzden bazı handikaplar söz konusu. Cinsel yönden de olumsuz etkilenebiliyorlar.
Tedavi kemotarepi ve ışın terapisiyle mi yapılıyor? Siz her hastaya göre ayrı tedavi mi uyguluyorsunuz?
– Tedavi protokolü karışık. İnanılmaz zor bir karar mekanizmasıyla işliyor. Buradaki en önemli üçlü yani sacayağı, hekim, kolorektal cerrahi nükleer tıp uzmanı ve MR’ı çok iyi yorumlayabilen bir radyolog. Bu üçlünün çok uzun yıllar birlikte çalışması ve ortak bir dil oluşturması gerekiyor. Çok kolay bir yöntem değil. İnanın, ameliyat yapmak çok daha kolay. “Ben yaptım oldu!” diye bir şey mümkün değil…
Bu yöntem yeni bir çığır açabilir mi?
– Her yıl ülkemizde 6-7 bin rektum kanseri vakasına rastlanıyor. Bu vakaların 3-4 bin tanesi de ameliyatla tedavi edilmeye çalışılıyor. Ya torba ile yaşamaları gerekiyor ya da cinsel fonksiyon bozukluklarına maruz kalıyorlar. Bu insanların yüzde 70’inin ameliyatsız yöntemle kurtulabileceğini düşünürseniz, sorunuzun cevabını almış olursunuz…