KOBİ “out” OBİ “in”

bloggorsel5

Haftalardır, iş gereği bulunduğum her ortamda, yazı yazdığım mecralarda yeni bir kavramdan söz ediyorum; OBİ. Küçük işletmeler için kullanılan KOBİ kavramının yerini OBİ’ye bıraktığını, bu işletmelerin artık küçük yerine Orta Büyüklükteki İşletmeler olarak anılmayı hak ettiğini vurguluyorum

Ekonomi literatürüne yeni giren bu tanım yavaş yavaş benimsenmeye başlandı. Otoriteler ‘OBİ Devrimi’nden söz etmeye başladı. Ekonomi basını haftalardır ortaya attığım bu kavramı konuşuyor. Bu güzel bir gelişme. Bir kez daha OBİ’yi anlatmakta fayda var:

Yıllardır Anadolu şirketleriyle çalışıyorum, küçük ölçekli işletmelerin kabına sığamayarak cirosunu yükseltmesi ve ihracat yaptığı ülkelerin sayısını katlaması son dönemde dikkatimi çekmeye başladı. Yeni bir kavram ihtiyacı doğdu. Bence bu kavram OBİ. Kobi yerine OBİ kavramını (Orta Büyüklükteki İşletmeler) Sabah Ekokobi köşesinde ilk kez dile getirdim. Çünkü birkaç yıl önce, geçmişte küçük sanayi sitelerinde çalışan, bulunduğu yeri terk etmeyen ama bugün istikrar ve ihracatla tanışınca devlere kafa tutan Anadolu şirketlerinin OBİ olarak tanımlanması gerekiyor.

Birkaç yıl önce, geçmişte küçük sanayi sitelerinde çalışan, bulunduğu yeri terk etmeyen ama bugün istikrar ve ihracatla tanışınca devlere kafa tutan Anadolu şirketleri OBİ olarak anılmayı hakediyor.

Farkındalıkları artmış, bölgesel olarak devleri zorlayan, ihracat yoluyla neredeyse gidilmedik ülke bırakmayan, bu oranda cirosunu devlerle kapışacak kadar yükselten şirketler bana göre OBİ. Bu şirketlerin belli başlı özellikleri var; faaliyet gösterdikleri ilde ya da bölgelerinde tanınıyorlar, pazar payında ciddi oranlara sahipler. Yani ‘ulusal’ büyük şirket ve markaları zorlayan, ciddi anlamda atağa kalmış firmalar bunlar ve tam anlamıyla dengeleri bozuyorlar. Devler ligine gözünü dikmiş bu şirketler 2013 yılının yükselen trendi olacaklar.

Üstelik rakamsal veriler de bunu destekliyor. KOBİ’lerin yüzde 46’sı son beş yılda ciro bazında 100 milyon dolar bandını aşıp bir üst lige taşındı. Yine yüzde 76’sı da aynı sürede ihracat yaptığı ülke sayısını üç kat artırıp cirolarını ise 50 milyon dolara çıkardı.

Zaten KOBİ tanımı sınıf atlayan binlerce işletme için dar gelmeye başlayınca birçok firma yasal olarak da OBİ tanımının uygulamaya geçmesi için harekete geçti. KOSGEB’e tanım konusunda yeni düzenleme yapılması için başvuruda bulunan firmalar, teşvikler ve destekler için de bu duruma göre düzenleme talep ediyor. Kendini OBİ tanımına sokan şirketlerin talepleri çok yerinde. Devler liginde yer alan ve birçok ekonomi listesinde ön sıralarda, büyük ölçekli olarak adlandırdığımız şirketlerle başa baş mücadele eden bu şirketlerin ona göre devletten destek beklemesi kadar doğalı olamaz.

OBİ kavramını ileride bol bol duyacak gibiyiz. OBİ’lere bundan böyle izlemeleri gereken yola dair birkaç önerim de olacak:

Yerel her geçen gün güçleniyor.

Bu küreselleşmenin de getirilerinden biri. Sanayideki küçük işletmeler artık orta sınıf işletmelere dönüştü, orta sınıf kavramı değişti. Bazı yerel oyuncular bulundukları bölgelerde ulusallara kök söktürüyor. Burası benim bölgem diyorlar. Yani başta da dediğim gibi Orta Büyüklükteki İşletmeler (OBİ) kavramı artık KOBİ kavramının yerini aldı. Yerel rekabeti bölge bölge ve ürün bazında değerlendirmek gerekse de birçok pazarda her bölge nereyse kendi üreticisini yaratmış durumda. Yöresel oyuncular genellikle bulundukları ilde veya çevresinde etkili oluyorlar. Bu üreticiler kendi bölgelerinde tanınıyor ve bu pazardan da önemli paylar alıyorlar. Gelelim işin tanıtım kısmına… Bu şirketler kendi bölgelerinin ağaları olabilirler ama iş bilinmeye gelince sınıfta kalıyorlar, markalaşma oranları düşük. Kendi çevrelerinin dışında çok fazla tanınmıyorlar. Bu yüzden artık yükselişe geçen ve kendi kabuğunu kıracak olan Anadolu Kaplanları tanıtım ihtiyacı içinde ve bu yüzden daha bilinçli. Sürekli ve sürdürülebilir bir planlama ile başarılı olabileceklerinin farkındalar.

Aslında son 10 yıldır, gücü ve vizyonu yeterli olan firmalar farkındalık ve bilinirlik çalışmalarının öneminin farkında, bu gelişmeye ayak uydurmuş durumda. Doğru danışmanlarla çalışanlar geri dönüşümünü alıyor ve bu geri dönüşümden mutlular ve beklentilerini netleştirdiler . Hem yaptıkları yatırımlarla hem de doğru iletişim stratejileri ile gelişime açıklar.

Henüz bunun öneminin farkına varmayanlar ise rekabete girebilmek için, bölgesinde aşama yapan firmaları örnek alıyorlar. Yani onlar da gelişime kayıtsız değil, çözüm arıyorlar. Vizyonu geniş olanlar ve danışmana güvenenler bu yola girecektir. Önemli olanın çok para harcamak değil, doğru zamanda doğru yerde olup, stratejik hizmeti alabilme olduğunu anlayanlar öne çıkacaktır.

İyi bir markanın alıcısı her zaman vardır. İletişimde sınıfı geçenler çok daha rahat ilerleme kaydedecek ve sattıkları ürünün farkedilmesini sağlayıp pazarda söz sahibi olabilecekler. OBİ’ler için kendi bölgelerin dışına çıkmak hayal değil! Türkiye’nin dört bir yanına dağıtım yapmaya çalışan OBİ’ler doğru iletişim strateji geliştirerek pazarda daha güçlü var olacaklar.

Kendini OBİ olarak motive eden bu şirketlerin çok dikkatli olması gerekiyor, çünkü bu şirketler kendi bölgelerinin ağaları olabilirler ama iş bilinmeye gelince sınıfta kalıyorlar, markalaşma tanınma oranları düşük. Kendi çevrelerinin dışında çok fazla bilinmiyorlar. Bu yüzden artık yükselişe geçen ve kendi kabuğunu kıracak olan OBİ’ler tanıtım- iletişim ihtiyacı içinde ve bu yüzden daha bilinçli. Sürekli ve sürdürülebilir bir planlama ile başarılı olabileceklerinin farkındalar. Bunun farkında olmayanların durumu zor!

YENİ OBİ DÖNEMİ

Yeni yaşam tohumu yani ekolojik hassasiyet 2013’de ivme kazanması beklenen bir eko-trend, içinde yeni bir yaşam ihtiva eden ürün ve hizmetler olacak. İmha edilmek veya bir başkası tarafından geri dönüştürülmek yerine ürünlerin yeni bir şey yetiştirmek üzere doğaya geri verilmesi birçok şirketin gündeminde. Üstelik bu süreçte elde edilen eko-statü ve eko-öyküler de çabası.

Bugün iş dünyasında inanılmaz rekabet yaşanıyor. Kuruluşlar fark edilebilmek, rekabette üstünlük sağlayabilmek için, yaratıcı iletişim çalışmalarına yöneliyorlar. Bu safhada da PR en önemli unsur olarak ortaya çıkıyor. Olmazsa olmaz bir konu olarak kuruluşlar bilinirliklerini sürdürülebilir hale getirmek için PR ın önemini algılamaya başladılar.

Tüketicisini iyi okuyabilen ve yakın durabilenin kazanacağı bir yıl, girişimci , teknolojisine yatırım yapan, innovasyon ile farklılık yaratan, katma değerli ürünlere yatırım yapan firmalar kazanacaktır.  Topluma yatırım yapan sürdürülebilir felsefesiyle geri dönüşümden tekrar kullanılabilecek hale çevirebilen çevre, insanlığa uzun vadeli yatırımlar yapan firmaların kazanacagı bir yıl olacak. Kısacası Anadolu’nun ve OBİ lerin yükselişte olduğu bir döneme giriyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan yazının kaynak gösterilerek kullanılan bölümleri hariç tüm hakları Doret Habib’e aittir. Yazının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan yazının bir bölümü, alıntılanan yazıya aktif link verilerek yada referans gösterilerek kullanılabilir. Blog yazılarına ayrıca haftalık gazete Şalom’daki köşesinden ulaşılabilir.